Kan Hücreleri
Latincede kana 'hemo', kanın incelendiği bilim dalına ise 'hemotoloji' denmektedir. Yaşamsal sıvımız olan kan; plazmadan ve kan hücrelerinden oluşur. Kan plazması plazma hücrelerinden ve serumdan; kan hücreleri ise eritrositler, trombositler ve lökositlerdir. Kanın taşıma, düzenleme, savunma ve koruma(pıhtılaşma) gibi görevleri vardır.
BÖLÜM 1Kan Plazması
- Kanın sıvı olan bölümüdür.
- Plazma proteinlerinden ve serumdan olşmakta ve tolam kanın neredeyse yarısını oluşturmaktadır.
- Hafif sarı renktedir.
- %90' ı su, %10' u organik ve inorganik maddelerdir. Bu %10'luk kısmın yarısından fazlası proteinlerdir.
- Plazmada proteinlerden başka vitaminler, karbonhidratlar, lipitler, amino asitler, hormonlar, üre, ürik asit, oksijen, azot vb. de bulunmaktadır.
Plazma proteinleri 3 ana gruptan oluşmaktadır;
- Albumin: Plazma proteinlerinin yaklaşık %60' ını oluşturarak plazmada en çok yer alan proteindir. Onkotik basınçta(kan proteinlerinin neden olduğu basınç) oldukça etkilidir. Böbreklerden filtrelenen hormanlara bağlanarak onların kaybını önler. Açlık sürecinde yapımı azalmaktadır.
- Globulin: Plazma proteinlerinin yaklaşık %35' ini oluşturmaktadır. Alfa, beta ve gama olmak üzere üç gruba ayrılır. Bileşikleri, iyonları ve hormonları taşımakla görevlidirler.
- Fibrinojen: Molekül ağırlığı yüksek bir proteindir. Asıl görevi koagülasyon, yani pıhtılaşmadır.
Plazma proteinlerinin miktarını değiştiren durumlar:
- Yanıklarda ve diyare(ishal) durumunda artmaktadır.
- Karaciğer sirozunda, uzun süreli açlıkta, bağırsaktaki emilim bozukluklarında ve hemorajide(kanama) azalmaktadır.
Not: Plazmada bulunan fibrinojen sayesinde kan pıhtılaşmaktadır. Serum ve plazma arasındaki fark serumda fibrinojenin olmamasıdır. Bu yüzden kan serumda pıhtılaşmamış haldedir.
Not: Kanın pıhtılaşamaması ile oluşan hastalığa 'hemofili' denmektedir.
BÖLÜM 2Kan Hücreleri
Kan hücreleri (şekilli elemanlar), kanın plazma dışında kalan kısımdır. Kan hacminin yaklaşık %45'ini oluşturmaktadırlar. Eritrosit, lökosit ve trombosit olarak adlandırılırlar.
- Eritrositler (alyuvarlar): Çekirdeksizdirler. Gaz alışverişinde, asit-baz dengesini düzenlemekte ve kan gruplarını belirlenmesinde görevlidirler. İçlerinde bulunan hemoglobin sayesinde kana kırmızı rengi vermektedirler. Eritrosit saysının normalden fazla olmasına 'polisitemi', normalden az olmasına ise 'anemi' denmektedir.
- Lökositler (akyuvarlar): Eritrositlere göre daha büyük ve çekirdeklidirler. Vücudun savunma sisteminde görev alır, yabancı maddeleri yutarak onları etkisiz hale getrirler. Sayılarının normalden fazla olmasına 'lökositoz', az olmasına ise 'lökopeni' denmektedir. Sitoplazmasında granül olup olmamasına göre granülositler ve agranülositler olarak ikiye ayrılırlar. Granülositler nötrofiller, eozinofiller ve bazofillerden; agranülositler lenfosit ve monositten oluşmaktadırlar.
- Trombositler (kan pulcukları) :En küçük kan hücreleridir. Hasarlı yerde birikerek tıkaç oluşturmakta ve pıhtılaşmayı başlatan enzimin yapılmasında görevlidirler. Diğer kan hücreleri gibi kemik iliğinde yapılmaktadırlar. Kanda trombosit sayısının artmasına 'trombositoz', azalmasına ise 'trombositopeni' denmektedir.