Yazı

Yazı

Yazı, ağızdan çıkan seslerin, gözle görülebilen işaretlere dönüştürülme olayıdır.

İnsanoğlu varolduğundan beri, birbirileriyle iletişim kurabilmek için farklı yollar denemiştir. Ateş, duman, ıslık gibi kısa sürede kaybolan ve erişim alanı bakımından kısıtlı olan bazı yöntemler bu ilk denemeler arasındadır. Toplumsal açıdan gelişip tarımla uğraşmaya başlayan insanlar, artık kalıcı ve mantıklı bir yöntemin gereksinimi hissetmişler ve böylece yazıyı keşfetmişlerdir.

BÖLÜM 1
Yazının Bulunması

İnsanlar M.Ö. 40. yüzyıla kadar küçük topluluklar halinde, avcılık ve toplayıcılık yaparak yaşamaktaydı. Bu yaşam tarzında herhangi bir not tutma ihtiyacı hissetmemişlerdir. Ancak toplumun yaşam şekli değişip, yerleşim birimlerinin kurulması ve tarım, ticaret gibi faaliyetlerin başlaması sonucunda, not alma ve hesap yapma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

Uzmanların arasında yazının bulunma tarihi konusunda bazı görüş ayrılıkları vardır. Ancak genel görüşe göre M.Ö. 4.000'de Güney Mezopotamya'da veya Sümer'de icat edilmiştir.

Günümüzde Irak sınırı içerisinde yer Fırat nehri kıyısındaki Mezopotamya yerleşimi Uruk’ta bulunan "Uruk tabletleri" ilk yazı örneği olarak kabul edilmektedir.  Bu tabletlerin, 9.000 yıl öncesine ait olduğu tespit edilmiştir. Bir tür muhasebe hesabı için kullanıldığı düşünülse de hala daha üzerindeki yazı okunamamıştır.

Tarihe bakıldığında tarıma elverişli nehirlerin çevresinde, yazının ilk olarak kullanıldığı ve ilk devletlerin de bu bölgelerde kurulduğu tespit edilmiştir. 

BÖLÜM 2
Yazının Gelişim Evresi

Yazının tarihsel sürecine baktığımızda; haberleşme, kayıt tuma, duygu ve düşünceleri ifade etme ihtiyacına göre şekillendiğini söyleyebiliriz. Bu gelişim sürecini 5 devrede incelemek mümkündür.

1.)  Nesne yazısı: Çeşitli nesnelerin belirli bir düzen içinde dizilmesiyle oluşur. "quipu" olarak adlandırılan eski Peru yazısı ve mezar yerini göstermek amacıyla kullanılan "dolmen"ler, bu türün önemli örneklerindendir.

2.)  Şekil yazısı: Yazının şekillere dönüşmesindeki ilk basamaktır. Çeşitli nesneler üzerine şeklillerin çizildiği dönemi kapsar. Taş veya kayaların üzerine çizilen şekiller örnek olarak verilebilir.

 3.) Resim veya düşünce yazısı: Duygu ve düşüncelerin, belli bir şekil veya resim aracılığıyla anlatıldığı dönemdir. Mısır hiyeroglifleri bunlara verilebilecek en iyi örnektir. 

4.)  Hece yazısına geçiş: Bu süreçte artık şekillerle ifadeden vazgeçerek, bir nesnenin bir hece ile ifade edilmesi sağlanmıştır. Bu evreye, "sesleşme evresi" de denilmektedir. 

5.)  Harf yazısına geçiş: Artık hece yazısının bütünlüğünden sıyrılarak, her harfin kendi başına bir anlam ifade ettiği dönemdir. Günümüzdeki alfabe sisteminde olduğu gibi, her harf bir sese karşılık gelir.

BÖLÜM 3
Yazı Gereçleri

Yazı, tarih boyunca farklı nesneler üzerinde kendine yer bulmuştur.

Ağaç yaprakları: Palmiye yaprakları gibi sağlam ve üzerine yazmaya uygun bitki yaprakları en çok tercih edilen türdür. 

Keten Bezi: Antik dönemde özellikle Roma'da yaygın olarak kullanılır. Keten bezi ile yapılan kitaplarda kurban adakları, kehanetlerin yazılı olduğu tespit edilmiştir.

Duvarlar: Duvarların üzerinde işaretler, karalamalar, hesaplar, şiirler tespit edilmiştir. En eski örnekleri M.Ö. 78 yılına tarihlenmektedir.

Değerli metaller, levhalar: Altın, gümüş gibi değerli metaller üzerine sihir ve büyü sözlerinin yazılı olduğu tespit edilmiştir. Levhalar üzerine de çeşitli adalar, kanunlar, anlaşmalar yazılmıştır.

Tabletler: Tabletler, eski çağlarda önemli bir yazı malzemesi olarak kullanılmıştır. Eski Roma'da resmi belgeler için sıklıkla kullanılmıştır. Önceleri tahtadan yapılan tabletler, daha sonraları balmumu malzemesinden yapılmaya başlanmış. Böylelikle yazılan yazının kolaylıkla silinebilir olması sağlanmıştır.

Papirüs: Tabletlerden sonra en çok kullanılan kitap malzemesidir. M.Ö. 3.000 den itibaren Mısır'da kullanılmaya başlandığı, sonraki dönemlerde Yunanistan'a geçtiği sanılmaktadır. Nemli ve sıcak ortamlarda yetişen bir bitki olan Papirüs'ten elde edilmektedir.

Parşömen: koyun, keçi ve dana derisinden yapılan bir yazı malzemesidir. Adını Bergama (Pergamum) bölgesinden almaktadır. M.S. 3.000 civarında yaygın olarak kullanıldığı görülmüştür. İlk zamanlarda deriler rulo haline getirilerek kullanılırken, ilerleyen dönemlerde "Codex" adı verilen kitap şeklinde kullanılmaya başlanmıştır.

Kağıt: M.S. 105 yılında Çin'de Ts'ayLun tarafından icat edilmiştir. Kağıt yapımında hamur olarak bitki kabukları, eski pamuklu elbiseler ve balık ağları kullanılmıştır.

Bu İçeriğe Tepki Ver

0
Bravo
0
Sevdim!
0
Çok iyi!
0
Hoş değil!
0
Yok artık!
0
Kızgın:!
0
Çok acı!

Üyelerimizin Yorumları

Çok faydalı bir yazı olmuş , teşekkür ederim :))

Yazar Bilgisi

avatar
Yazar
Kültür
Haksız Fiil
Sosyal Öğrenme Kuramı
Sosyoloji
Asperger Sendromu
Otizm