Otizm
Otizm, doğuştan gelen ya da 3 yaşına kadar ortaya çıkan karmaşık bir nörogelişimsel bozukluktur. Otizm sözcüğü Yunanca'da 'autos' yani 'öz, kendi' anlamına gelmektedir. Otizm ilk defa, çocuk psikiyatrisi olan Leo Kanner tarafından 1943 yılında tanımlanmıştır. Kanner; otizmi "insanlara eşya gibi davranmak" şeklinde tarif etmiştir.
BÖLÜM 1Otizme Neden Olan Faktörler
Otizme, beynin yapı veya işleyişinde etkili bazı sinir sisteminde oluşan sorunun sebep olduğu düşünülmektedir. Günümüzde, otizme neyin neden olduğu kesin bir şekilde bilnememektedir. Genetik veya çevresel faktörlere bağlı olduğunu iddia eden görüşler vardır. Fakat hangi genin otizme yol açtığı bilinmemektedir. Otistik bireyleri dünyanın her yerinde görmek mümkün. Otizm, aile yetiştirmesi veya ekonomik koşullardan kaynaklanmamaktadır.
Otistik bireylerin beyin görüntülerinde, daha büyük beyne sahip oldukları görülmüştür. Beyin görüntüleme sayesinde, otizm hakkında daha fazla bilgiye sahip olabileceğiz. Beyin ve nörolojik bozukluklar konusunda dünyaca ünlü uzman Ramachandran, beyinde yeralan 'ayna nöron' dediği, empati, dil öğrenme ve taklit gibi konuları otistik bireylerin yerine getiremediğini kanıtladı. Bu araştırmaya göre otizme sebep olarak, ayna nöronlardaki fonksiyon bozukluğu savını ortaya atmıştır.
BÖLÜM 2Otizm Belirtileri
Otizmde, erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemiyle, otistik bireylerin yaklaşık yüzde ellisinde gelişim kaydedilmektedir. Otizmin tespitinde şu üç alan değerlendirmesi çok önemlidir:
1. Sosyal Etkileşim Kuramama
a. Sosyal hayat için gerekli olan, sözsüz iletişimde problemler yaşama
- Çevresindekilerle göz kontağı hiç kuramama ya da kısa bir süre kurma,
- İletişim kurarken jest ve mimikleri yetersiz kullanma,
- İnsanlar arasındaki sosyal yakınlığı ayarlayamama,
- Konuşurken ses vurgusunu ayarlayamamak.
b. Akran ilişkilerinde problemler yaşama
- Arkadaşlık kuramama
- Kendi akranlarıyla etkileşim yerine, kendinden yaşça çok büyük veya çok küçük kişilerle iletişime geçme,
- Sadece belli kişi veya ilgi alanıyla etkileşimde bulunma,
- İşbirliğine dayalı grup çalışmalarına katılamamak.
c. Başka insanlarla başarı, mutluluk gibi konuları paylaşamama
- insanların birarada yapmaktan hoşlandığı etkinlikleri, tek başına yapmayı tercih etme,
- Sözel övgü ve onay cümleleri kendisine yöneltildiğinde tepki vermemek.
d. Sosyal-duygusal davranışlar sergilemede eksiklik
- Birisinin ilgisine maruz kaldığında tepkisiz kalma ve çağrıldığında duymuyormuş gibi davranma,
- Başka çocukların tepki vereceği durumlarda tepkisiz kalma. Çevresinde olan bitenle ilgilenmeme,
- Karşısındakinin duygularına empati kuramama. Ağlayan kişiye duyarlı davranamamak.
2. İletişimde Problem Yaşama
a. Dil Yeteneğinin Gelişmemesi
- İki yaşından büyük olan çocukların hiç konuşmaması,
- Üç yaşından büyük olan çocukların sadece basit sözcükler kullanması. Cümle kuramaması,
- Konuşmaya başladıktan sonra basit cümle yapıları kullanmak.
b. Karşılıklı iletişim kuramama
- Karşılıklı konuşmaları başlatamama veya sürdürememe. Kendi konuşurken karşısındakinin konuşmasına odaklanmama, kendi halinde konuşmayı sürdürme,
- Sadece kendi ilgi alanları çerçevesinde konuşmayı sürdürme,
- Belirli bir kelimeyi devamlı söyleme,
c. Oynanan oyunun gelişimsel düzeye uygun olmaması
- Oyuncaklarla senaryo üreterek bir oyun oynamama,
- Bir nesneyi başka bir nesne gibi düşünürek oynayamama. Örneğin; sopayı silah olarak hayal etmek gibi.
- Oyuncaklarla amacına uygun oynayamama. Örneğin; Legoları birbirine takmak yerine sıraya dizmek gibi.
- Çocukların küçükken oynadığı sosyal oyunlara karşı ilgisizlik
3. Devam Eden ve Sınırlı İlgiler
a. Bazı konularak aşırı ilgili olmak. Diğer konularla hiç ilgilenmeme,
b. Belirli etkinlikleri her zaman aynı sırasıyla yapmak istemeleri. Günlük rutinin dışına çıkmak istememe,
- Günlük rutinin değişmesi halinde öfke nöbeti geçirme, kaygı yaşamak.
c. Devam eden davranışlar
- Kendi etrafında yürüme, yavaş yürüme, olduğu yerde sallanma gibi anormal davranışlarda bulunma,
- Ellerini sallama veya farklı şekilde tutmak gibi anormal el hareketlerinde bulunmak.
d. Etrafındaki nesnelere karşı takıntılar
- Oyuncaklarıyla amaç dışı oynaması. Örneğin; bebeğinin gözlerinin eliyle açıp kapaması,
- Eline aldığı her nesneyi koklaması ve incelemesi,
- Çevresinde hareket eden nesnelere uzun süre bakması,
- Bazı nesneleri elinden bırakmak istememesi.
Otizm Tanısı İçin Konulan Ölçütler
Amerikan Psikiyatri Birliği, otizm tanısı için çocuğun:
- Yukarıda sıralanan belirtilerden en az altısına sahip olması,
- Bu belirtilerden en az ikisinin sosyal etkileşim kuramama alanından olması gerekir. En az birer tanesinin ise diğer alanlardan olması gerekir.
- Bu belirtilerden en az bir tanesinin 36 aydan önce görülmüş olması gerekir.
BÖLÜM 3Otizmi Tanılama Süreçleri
Otizm tanısını sadece konunun uzman olan doktorlar koyabilir. Otistik bireyler görünüş olarak yaşıtları gibidir. Davranış problemleri vardır. Otizm tanısı için; uzmanlar çocuğu gözlemler, gelişim testleri yapılır ve aileye çocuğun gelişim evresi hakkında sorular sorulur. Otizm tanısı 1 yaşından itibaren konulabilir. Erken yaşta tanı konması, eğitimin biran önce başlaması için gereklidir. Ülkemizde otizm tanısı koyan uzmanlar, çocuk ruh hastalıkları uzmanları ve çocuk nörologlarıdır.
BÖLÜM 4Otizmde Uygulanan Terapi ve Eğitim Yöntemleri
Otizmde uygulanan eğitim yöntemleri:
- Uygulamalı Davranış Analizi
- TEACCH
- İlişki Temelli Yöntemler
- Sosyal Öyküler
- Kolaylaştırılmış İletişim
Otizmde uygulanan terapi yöntemleri:
- Duyusal Bütünleştirme Terapisi
- İşitsel Bütünleştirme Terapisi
- Müzik ve Dans Terapisi
- Sanat Terapisi
- Drama Terapisi
- Yunuslarla Terapi
- Ata Binme Terapisi