Budizm

Milattan önce 400'lü yıllarda ortaya çıktığı bilinen Budizm inancının kurucusu ve en önemli temsilcisi Siddartha Guatama'dır. İlk olarak Güney Hindistan topraklarında yayılan Budizm inancı daha sonra bu bölgede etkinliğini yavaş yavaş kaybetmiş ve daha çok Güney ve Doğu Asya ülkelerine doğru yayılmıştır.

İnsanlık tarihindeki en eski dinlerden bir tanesi olan Budizm, kimileri tarafından bir felsefi öğreti ve yol gösterici disiplin olarak kabul edilmektedir. Dünya genelinde Hindistan, Kore, Çin, Japonya, Tayvan ve Tayland gibi birçok Güneydoğu ve Doğu Asya ülkesinde etkinliğini koruyan Budizm inancının yarım milyarı aşkın müridi vardır. Dinin mensuplarına da Budist denilmektedir. 

Budizm inancının temellerini üç temel felsefe oluşturur. Bu temeller ise meditasyon, reenkarnasyon ve karmadır.

Meditasyon

Sırasıyla açıklamak gerekirse; Budizm inancının asıl temeli meditasyona dayanmaktadır. Farklı içe bakış ve kendini bulma ritüelleri ile insanlar sakinliğe, gönül zenginliğine ve dünyayı güzele evriltmeye odaklanır.

Reenkarnasyon

Reenkarnasyon ise dinin temellerini oluşturan diğer önemli bir unsurdur. Reenkarnasyon inancına göre, doğum ve ölüm döngüsü sürekli tekrarlanır. Daha basit anlatımı ile doğan canlılar öldükten sonra tekrar doğarak farklı yaşamlarda ve formlarda dünyaya gelirler.

Bazı toplumsal incelemelere ve yorumlamalara göre Budizm inancının temelini oluşturan önemli unsurlardan reenkarnasyon inancı Hindistan'da var olan ve günümüzde de geçerliliğini koruyan kast sisteminin devamlılığını sağlayabilmesi için ortaya atılmış olmasıdır. Hindistan'da var olan kast sistemine göre alt sınıflardan insanlar üst sınıflardan kimseyle evlenemez. Maddi açıdan yetersiz bir hayat süren alt sınıftaki insanların bu sisteme kolay ayak uydurmasını sağlamak için ortaya atıldığına inanılan reenkarnasyon inancına göre yaşadığı hayattan memnun olmayan bireylerin tekrar dünyaya geldiklerinde daha mutlu ve tatmin olmuş bir hayat sürecek olması müjdelenir. Reenkarnasyon kısaca doğum ve ölüm döngüsünün aynı ruhlarla farklı yaşamlarda ve formlarda sürekli tekrarlanmasıdır.

Karma felsefesi

Budizm inancının en önemli temellerinden bir tanesi de karma felsefesi üzerinde şekillenir. Karma felsefesine inanan Budistlere göre hayatta var olan her şey bir neden sonuç ilişkisine dayalıdır. Yapılan her iyilik ya da yapılan her kötülük mutlaka bir şekilde bireye geri dönecektir. 

Güney Hindistan'da bir prens olarak dünyaya gelen Siddartha Gautama'nın Budizm felsefesinin kurucusu olduğu bilinir. Hindistan-Nepal sınırında doğduğu söylenen Siddartha birçok kaynakta yer alan yaygıın inanışa göre, babası tarafından 29 yaşına kadar dünyadaki hiçbir kötülüğü ve çirkinliği görmeden yaşamıştır ancak bir gün saray dışına çıktığında yaşlı bir adamın acı çektiğini görmesi üzerine dünya üzerindeki kötülükleri ve acıları fark etmeye ve devamında bunların varlığını sorgulamaya başlar. 

Siddartha Guetama'nın dini felsefesini de bu olaydan sonraki deneyimleri meydana getirir. Bir çileci derviş gibi yaşamına devam eden Siddartha dünyadaki her türlü kötülükle ve çirkinlikle yüzleşerek aydınlama sürecinde Budist felsefesini oluşturur. Uzun yıllar çileci  bir derviş gibi yaşamı sorguladıktan sonra felsefesini geliştirip yeni bir yön vererek daha ılıman bir yaşam şekline geçiş yapar. 49 yaşında ise eğitimini tamamlayarak büyük aydınlamaya ulaştığı bilinmektedir. Günümüzde yarım milyardan fazla insanın tabi olduğu Budizm dini birçok kaynakta felsefik bir öğreti olarak kabul edilmektedir. 

Siddartha Gautama'nın hayatını ve Budist felsefenin şekillenme evrelerini en iyi anlatan kitaplardan bir tanesi dünyaca ünlü ödüllü yazar Herman Hesse'ye aittir. Herman Hesse'nin Siddartha adlı kitabı günümüzde hala daha birçok insan tarafından en favori kitaplar listesinde ilk sıralarda kendine yer bulmaktadır.