Lut Gölü

Dünyada deniz seviyesinden en alçak noktada yer alan ve %33 oranına yaklaşan tuz oranıyla en tuzlu göl olan Lut Gölü, Filistin ve İsrail arasında yer almakta ve Ölü Deniz adıyla da bilinmektedir. 

Normal seviyenin üzerinde olan tuz miktarı ile minerallerindeki tedavi edici özellikleri sayesinde dünyanın dört bir yanından turisti konuk etmektedir. 

Afrika ve Suriye ayrımında yaklaşık 600 kilometrekarelik bir alanı kaplayan göl, 422 metre ile deniz seviyesinin en altında kalan göl olma ünvanına sahiptir. Tuzluluk oranı açısından dünya üzerindeki en tuzlu 3. göl olma özelliğine sahip olan Lut Gölü'nün en uzun yeri 80 kilometre olup, en geniş yeri ise 18 kilometredir.  Göl, yaz aylarında ise ortalama 50 cm civarında çekilmektedir.  Gölün tuzluluk oranından dolayı gölde hiçbir canlı bulunmamaktadır. 

Ürdün nehri, söz konusu göle her gün 6.000.000 metreküp su taşırsa dahi çok yoğun buharlaşma sebebiyle bu taşım, göl yüzeyini yükseltmemekte, tuzluluk oranını da azalatmamaktadır. Çünkü Lut Gölü'nün tüm yüzeyinden buharlaşan su tabakasının kalınlığı günde 13 mm'dir. Buharlaşma sebebiyle çoğu kez gölün üzerinde maviye benzer bulutlar görülmektedir. Gölün normalden daha fazla tuz oranı içermesi sebebiyle, hiç yüzme bilmeyen bir kişi  kolayca su üzerinde batmadan kalabilmektedir. 

Ayrca Lut Gölü'ndeki çamur ve göl suyunun bir çok deri ve cilt rahatsızlığına iyi geldiği bilinmektedir.  Birçok kozmetik firması da buradaki çamur ve tuzu ürünlerinde kullanmaktadır. 

Göle Lut adı verilmesinin sebebi Hz. Lut'un peygamber olarak gönderildiği Lut Kavmi'nin yaşadığı Sodom ve Gomore şehirlerinin bu gölün altında kadığına yönelik inançtır. Sodom ve Gomore Eski Ahit'in Tekvin kitabında günahkar şehirler olarak anılmaktadır. 

İslam dini inancına göre; MÖ 1900 yıllarına kadar varlık gösteren Lut kavmi, Kuran-ı Kerim' de sapkın ilişkileri sebebiyle üzerlerine taş yağdırılan ve yok olan bir topluluk olarak anlatılmaktadır. Kuran-ı Kerim 'de Araf, Hud, Enbiya, Hicr, Necm, Kaf, Kamer, Saffat,Ankebut,Neml, Şuara surelerinde Lut kavmine yönelik uyarılar ve yaşanan büyük felaketler açıklanmaktadır. 

Sodom  ve Gomore şehirlerinin sular altında kaldığı ile alakalı netlik kazanmış bir veri bulunmamaktadır ancak; arkeologlar ve bilim adamlarının bu bölgede yaptığı araştırmalarda deprem izleri,volkanik kalıntılar, toprak yapısı ve kraterlerin oluşum nedenleri incelenerek adı geçen şehirlerin sular altında kalma ihtimalinin yüksek olduğu iddia edilmektedir.