Diş Çekim Operasyonu

Diş çekimi lokal anestezi altında yapılan küçük cerrahi işlem olarak bilinmektedir. Genel mantıkla bakıldığında dişin kökünün destek aldığı kemik içerisinden çıkartılması işlemidir. Hastada aşırı korku, riskli durumlar, zeka geriliği gibi durumlar olmadığı taktirde genel anesteziye ihtiyaç duyulmadan yapılabilmektedir. Genellikle kemik desteğini kaybetmiş veya restore edilemeyecek kadar çok çürümüş dişlerin çekimi gerekmektedir.

Çekim operasyonunda en önemli kriter hastanın genel sağlık durumudur. Hastanın düzenli olarak ilaç kullanmasını gerektirecek bir hastalığı varsa doktoruyla irtibata geçilmeli ve yapılacak tedavi hakkında doktoru bilgilendirilmelidir. Ardından tıp doktorunun istediği şartlar sağlandıktan sonra çekim izni verilirse operasyona başlanmalıdır. 

Çekim yapıldıktan sonra hasta aynı gün içerisinde normal yaşantısına devam edebilir. Bazı durumlarda diş çekimi 10 dakika sürebileceği gibi zor çekim vakalarında 1 saati bulabilmektedir. Çekim sonrası yara yerinin enfeksiyon kapmaması açısından hekimin vereceği kurallara uyulmalı ve herhangi bir ağrı durumunda hekime en kısa zamanda başvurulmalıdır. Normal şartlar altında çekim yeri 2 hafta içerisinde kapanacaktır. Ancak kemiğin tamamen iyileşmesi 6 aylık bir sürece ihtiyaç duyacaktır.

BÖLÜM 1
Diş Çekimi Operasyonunda Oluşabilecek Komplikasyonlar

Diş çekimi sırasında dişin çeşidine göre ve yerine göre birçok farklı cerrahi alet kullanılabilmektedir. Çekim genel anlamda ön bölgeden arka bölgeye gittikçe zorlaşabileceği gibi bazen ön bölgelerde de çok zor çekimler meydana gelebilmektedir. Çekim sırasında her cerrahi operasyonda olduğu gibi komplikasyonlar oluşabilmektedir. Bunlar şöyle sıralanabilir;

Anesteziye bağlı komplikasyonlar: Bazı hastalarda kullanılan anesteziye karşı alerjik reaksiyon oluşabilmektedir. Bu gibi durumlarda alerjik reaksiyon genellikle aniden ortaya çıkar ve ciddi dolaşım ve solunum problemlerine neden olur. Bundan dolayı hekimin işlem öncesinde hastadan tüm bilgilerini alması gerekmekte hastanın da sağlık durumuyla ilgili bilgileri eksiksiz olarak hekime aktarması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki anesteziye karşı oluşan alerjik reaksiyonlar oldukça nadir görülür ancak çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Kökün kırılması: Bazı durumlarda çekim esnasında dişe kuvvet uygularken dişin kökü zayıflamışsa kırılmalar meydana gelebilmektedir. Özellikle kanal tedavili ve geniş dolgulu dişlerin köklerinin kırılma ihtimalleri çok daha yüksek olduğu için bu çekimler komplikasyonlu çekim olarak adlandırılır. Kök kırıklarında kırık parçanın boyutuna göre hiç bir ekstra işlem uygulanmayabileceği gibi bazen kökün çıkartılması için ikinci bir operasyona gerek duyulabilmektedir. 

Dişin sinüse kaçması: Üst çenede yapılan çekimler sırasında diş kökleri sinüs ile bağlantılı ise bazen kökler sinüs denilen boşlukların içine kaçabilmektedir. Bu gibi durumlarda kulak burun boğaz doktoruna danışılarak kök çıkartılabilir veya sorun teşkil etmeyeceği düşünülüyorsa orada bırakılabilir.

Sinüsün açılması: Yine üst çenede yapılan çekimlerde üst dişlerin kökleri sinüs ile ilişki içindeyse çekim sonrasında sinüste açılmalar meydana gelebilmektedir. Bu açılma çekim sonrası hekim tarafından yapılan muayene sonrası ortaya çıkacaktır. Böyle bi durumda açıklığın büyüklüğüne göre tekrar ikinci bir operasyon gerekebilmektedir.

Sinir veya damarların zarar görmesi: Özellikle alt çenede yapılan tedavilerde çene kemiğinin içinden geçen mandibular kanal isimli bölgenin içerisindeki damar ve sinirler zarar görebilmektedir. Röngen ile çekim öncesi değerlendirme yapıldığında bu zarar kısmen öngürülebilmektedir. Duruma göre hasta bilgilendirildikten sonra çekim yapılmalıdır. Çekim sonrası damar zarar görmüşse tedavisi kısmen daha kolaydır ancak sinir zarar gördüğü taktirde ömür boyu veya uzun süre devam edecek hissizlik problemleri ortaya çıkabilmektedir.

Çene kemiğinin kırılması: Çekim sırasında özellikle zayıflamış kemiklere sahip dişlerin çekimi sırasında bazen çene kemiklerinde kırıklar oluşabilmektedir. Bu gibi durumlarda ikinci bir operasyon gerekebilmektedir.

 

Yukarıda bahsedilen komplikasyonlar çok nadir olarak meydana gelse de büyük sounlara yol açabilmektedir. Bu tür komplikasyonlar unutulmamalıdır ki her hekimin ve hastanın başına gelebilecek durumlardır.

 

BÖLÜM 2
Dişlerin Çekim Sebepleri

  • Köklerinin büyük kısmı erimiş olan süt dişleri: Bu süt dişleri bazen kendiliğinden düşmezse hekim tarafından çekilebilmektedir. Kökleri yeterince erimiş dişlerin altından daimi dişler erken geleceği için yer problemi ortaya çıkmayacaktır. Ancak kökleri henüz erimeye başlamamış süt dişlerinde çekim en son seçenek olarak düşünülmeli yerine dolgu ve kanal tedavisi planlanmalıdır.
  • Kemik desteğini kaybetmiş diş eti problemi olan dişler: Bu dişler genellikle protez yapımından önce çekilip protez planlaması kalan diş sayısına göre yapılır. Kemik desteğini kaybetmiş dişler fonksiyon anlamında hastaya yarar sağlayamayacağından dolayı çekimi uygundur.
  • Aşırı harabiyete uğramış dişler: Dişler çürüdüğünde genellikle dolgu ve kanal tedavisi gibi yöntemlerle ağız içersinde tutulmaya çalışılır. Ancak bazı durumlarda çok fazla harabiyet oluştuğunda diş restore edilemeyeceği için çekilmek zorunda kalınır.
  • Kökünde kistik yapılar bulunan dişler: Bu dişler kistin kök ile beraber uzaklaştırılabilmesi için çekilmek zorundadır. Nadir durumlarda kök ucu rezeksiyonu yapılarak kistler çıkartılsa da genellikle dişin çekilmesi düşünülür.
  • Gömülü dişler: Bazen dişer çenelerde yeterli yeri bulamayarak ağız içerisinde süremezler ve gömülü olarak kalırlar. Bu gibi durumlarda dişlerin cerrahi olarak çıkartılması gerekmektedir. Bu işlemlerde genellikle bir miktar kemik dokusu kaldırılır ve işlem sonrasında dikiş atılarak hastalar taburcu edilir.
  • Ortodontik tedavi amacıyla diş çekimi: Bazı durumlarda ortodontik tedaviye başlamak için çenelerde yer darlığı varsa yer kazanmak adına dişler çekilebilmektedir. Çekilecek dişlerin sayısı ve cinsi ortodonti uzmanının kararına göre belirlenecektir.
  • Kanal tedavisinde başarı elde edilememiş dişler: Kanal tedavisi yapılan her dişte yüzde yüz başarı şansı yoktur. Dişe kanal tedavisi uygulanmış ve hastanın şikayetleri devam ediyorsa ya kanal tedavisi yenilenir ya da dişin çekimi düşünülür.

BÖLÜM 3
Diş Çekimi Sonrası Neler Yapılmalı

Hekim diş çekimini komplikasyon yaşamadan bitirdiği taktirde hastada gerekli muayeneleri yaparak kemik çıkıntıları kalmışsa bunları düzeltir ve çekim soketini sıkarak küçültür. Ardından hastaya gazlı bez ısırtarak yapması gerekenleri anlatır ve hastayı taburcu eder. Bu tavsiyeler şu şekilde sıralanabilir ; 

  1. Hasta sigara kullanıyorsa çekimin yapıldığı gün kesinlikle sigara içmemelidir. Sonraki günlerde mümkün olduğu kadar içtiği sigara sayısını azaltmalıdır. Aksi taktirde çekim soketinde enfeksiyon meydana gelebilir ve şiddetli ağrı şikayetiyle hasta hekime başvurabilir.
  2. Çekimin yapıldığı gün ve sonrasındaki birkaç gün boyunca çok soğuk ve çok sıcak yiyecek içecek tüketiminden uzak durulmalıdır. Aksi taktirde yine soket zarar görecek ve hasta enfeksiyon riskiyle karşı karşıya kalacaktır.
  3. Çekim yapıldıktan sonra hasta kanama durana kadar tükürme hareketi yapmamalı ve gazlı bezleri en az 15 dakika ağız içerisinde muhafaza etmelidir. Aksi taktirde sürekli tükürme hareketiyle birlikte vakum hareketi meydana geleceğinden dolayı kanamanın durması zorlaşacaktır.
  4. Çekim yapıldıktan sonra hasta kesinlikle su ile çalkalama hareketi yapmamalıdır. Bölgede pıhtı oluşmadığı taktirde veya su ile alınabilecek bakterilere bağlı olarak enfeksiyon oluşabilmektedir.
  5. Çekim zorlu bir şekilde geçmişse ve kemik kaldırılması gerekmişse operasyon akşamı ağrı ve şişlik problemleri ortaya çıkabilmektedir. Bu gibi durumlarda hekimin reçete ettiği ağrı kesici veya antibiyotikler kullanılabilmektedir. Bununla birlikte şişliği azaltmak ve ağrıyı kesmek için dışarıdan soğuk uygulaması yapılabilmektedir.
  6. Çekim alanında şiddetli ağrı meydana geldiği taktirde hasta en kısa zamanda hekimine gitmeli ve gerekli pansumanları yaptırmalıdır.

BÖLÜM 4
Kuru Soket(Dry Soket)

Çekim yapıldıktan sonra çekim yerine kan dolarak burada pıhtılaşmaya başlar. Oluşan bu pıhtı çekim yerine tamir hücrelerinin gelmesini sağlayarak çekim yerinin kapanmasını ve iyileşmesini sağlar. Bazı durumlarda bu pıhtı çeşitli sebeplere bağlı olarak soket içerisinde tutunamazsa kemik direkt olarak ağız ortamına açık hale gelir ve enfeksiyon kaparak ölmeye başlar. Bu durum kuru soket(dry soket) olarak bilinir ve oldukça ağrılı bir dönemi beraberinde getirir.

DRY SOKET SEBEPLERİ

  • Zorlu çekimler
  • Çekim sonrası sigara kullanılması
  • Çekim sonrası ağzın su ile çalkalanması
  • Çekim sonrasında sıcak veya soğuk yiyecek içeceklerin tüketilmesi
  • Çekim sonrası ağız hijyenine dikkat edilmemesi

DRY SOKET TEDAVİSİ

Çekim yapıldıktan sonra hasta 2-3 gün içerisinde şiddetli ağrı ile kliniğe gelmişse çekim soketinin durumuna bakılarak dry soket teşhisi konulur. Gözle muayenede ağız ortamına açık sarı ölü renkte kemik ve üzeinde gıda artıkları görülür. Dokunmaya karşı oldukça hassas ve kızarık yumuşak doku bu görüntüye eşlik eder.

Tedavisinde en etkili yöntem anestezi altında bölgedeki artıkların temizlenmesi ve bölgenin tekrar kanatılarak pıhtı oluşmasının sağlanmasıdır. Buna ek olarak hastaya ağrı kesici reçete edilebilmektedir. Dry sokette antibiyotik bir işe yaramamaktadır. Ölen kemiğin damarlanması olmayacağı için antibiyotik olay yerine taşınamayacaktır ve etkisiz kalacaktır. Bundan dolayı bu gibi durumlarda doktora antibiyotik reçete etmesi için baskı uygulanmamalıdır. Ancak nadir durumlarda ikinci bir enfeksiyonu engellemek adına hekim kendi kararıyla antibiyotik yazabilmektedir.

Hekim gerekli işlemleri yaptıktan sonra içerisinde ağrı kesici ve antiseptik bulunan alveogyl ismi verilen bir maddeyi soket içine yerleştirebilmektedir. Bu hem ağrıyı hafifletecek hem de bölgenin iyileşmesini hızlandıracaktır.

Bu İçeriğe Tepki Ver

1
Bravo
0
Sevdim!
0
Çok iyi!
0
Hoş değil!
0
Yok artık!
0
Kızgın:!
0
Çok acı!

Üyelerimizin Yorumları

Yazar Bilgisi

Güneş Yanığı
Prosopagnozi (Yüz Körlüğü)
Göz Tansiyonu
Menisküs
Fıtık
Diyabet
Sinüzit
Klamidya