1984 (Kitap)
George Orwell tarafından yazılıp ilk kez 1949’da yayımlanmış bir kitaptır. Politik eleştiri yapan bir kitaptır. Hikaye distopik bir gelecekte geçer. İnsanlar tek bir partinin baskıcı yönetimi altında şekillendirilmiştir. Bir çok şey yasaktır. Partinin düşündüğünün tersini düşünmek dahi suçtur. Toplum düşünce suçu işleyenlerin başına gelenler nedeniyle tepki göstermekten çekinir hale gelmiştir. Hatta bir süre sonra insanlar artık partinin taraftarı haline gelmiştir. Kitapta partinin koyduğu yasaklara uymayanlar hemen yakalanmakta, tekrar partinin isteyeceği hale gelene kadar çeşitli yöntemlerle beyinleri yıkanmaktadır.
Hikaye de aynı şekilde parti karşıtı olan Winston Smith ile Julia’nın bazı yasakları çiğnemesi ve ardından yaşadıkları anlatılır.
İçeriğin ilerleyen kısımlarında spoiler içerikli bilgiler vardır.
BÖLÜM 1Karakterler
Winston Smith: Kitabın baş karakteridir. Gerçek Bakanlığında işçidir. İşi geçmişe dair kayıtları partiden gelen emirlere uygun olarak değiştirmektir. Partinin körü körüne taraftar olanlardan değildir. Baskı rejiminden huzursuzdur. Geçmişe olan özlemi giderek artmaktadır. Ancak bunu değiştirmek için elinden bir şey gelmeyeceğini düşünmektedir. Bir zamanlar evlidir. Ancak çocukları olmadığı için karısı tarafından terk edilmiştir.
Julia: Winston gibi bakanlıkta çalışan bir işçidir. Hakikat Bakanlığının Kurgu Dairesinde çalışır. Toplum içinde kendisini partiyi çok destekler gibi gösterir. Hatta bu şekilde tanınmak için “Seks Karşıtı Gençler Örgütü”ne bile katılmıştır. Ancak aslında partinin düzenine oldukça karşıdır. Kitabın ilerleyen kısımlarından da anlaşılacağı üzere cinselliğini özgürce yaşama taraftarıdır. Partinin baskısından kaçmak için küçük kaçamaklar yapar. Ve Winston’u da peşinden sürükler.
O’Brien: Diktatörlük düzenini yıkmak isteyen bir oluşumun üyesidir. Winston ve Julia’yı da bu örgüte dahil eder. Ancak aslında partinin yüksek görevli adamlarından birisidir ve bu oluşum ile partiye başkaldıranları tespit etmektedir.
Büyük Birader: Partinin lideridir. Her yerde resimleri ve sözleri asılıdır. Teleekranlarda sürekli olarak görüntüsü yayınlanmaktadır. İnsanların baş eğmesini sağlayan bir araçtır. Her yerde asılı olan afişlerde sürekli olarak “Büyük Birader Seni İzliyor” mesajıyla birlikte görünür. Partinin mutlak gücünün bir sembolüdür. Gerçekten yaşayan bir kişi olup olmadığı bilinmez.
Mr. Charrington: Winston’un başlarda gizlice bir şeyler almak için gittiği antikacıdır. İki katlı bir antika dükkanı vardır. Sonraları antikacının üst katındaki odayı Winston ve Julia buluşmaları için kullanmaya başlar. Bir süre sonra Mr. Charrington’un aslında partiye bilgi sızdıran bir istihbaratçı olduğu öğrenilir.
Emmanuel Goldstein: Partinin kuruluşunda parti tarafında yer alan ancak sonradan diktatörlüğe karşı olduğu için partiden atılan bir üyedir. Yazdığı bir kitapla tanınır. Bu kitabın gizlice dağıtımı yapılmaktadır. Parti karşıtı insanların umududur. Kendisini gören kimse yoktur. Hayatta olup olmadığı bilinmez. Teleekranlarda sürekli Goldstein aleyhine yayınlar yapılır.
BÖLÜM 2Özeti
Winston Smith antikacı dükkanından gizlice aldığı deftere bir günlük tutmaya başlar. Bu onun ilk kural ihlalidir. Bu defteri evinde gizli bir aralığa saklar. Teleekrandan görünemeyeceği bir köşeye geçip oturur ve burada düşünce suçu işler. Günlüğüne yazdığı ilk şey de “Kahrolsun Büyük Birader” olur. Bir yandan da Hakikat Bakanlığındaki işine devam eder. Her zaman yapılagelen nefret anı sırasında Julia dikkatini çeker. Bir süre sonra Julia Winston’a gizlice içinde “Seni seviyorum” yazan bir not verir. Ardından bir gün buluşmak üzere sözleşirler. Şehir dışında ormanlık bir alanda buluşurlar. Birbirlerine aşık olurlar. Günlerini birlikte olarak ve konuşarak geçirirler.
Antikacı Mr. Charrington bir gün dükkanının üst katındaki odayı Winston’a gösterir. Bu odada Teleekran yoktur. Winston bu odayı kiralar. Ve Julia ile burada buluşmaya başlarlar.
Bir süre sonra kendileri gibi parti karşıtı olup belli etmeyen bir çok insan olması gerektiğini fark ederler. O’Brien’in lüks evine giderler. Burada O’Brien onları parti karşıtı oluşuma dahil eder. Okumaları için de Goldstein’ın kitabını verir.
Günler geçer. Winston ve Julia antikacının üstündeki dairelerinde otururlarken birden bir ses onları tutuklamalarını söyler. Duvardaki gizli bir teleekran olduğunu ve Mr. Charrington’un aslında bir istihbaratçı olduğunu öğrenirler. Ardından Winston kendini kapalı bir odada bulur. Burada sürekli işkence ve elektrik şokuna maruz kalır. Kendisine sürekli Büyük Birader taraftarı olması için telkinlerde bulunulur. Bu telkinlerde O’Brien da bulunur. O’Brien bu oluşumla isyancıları yakalamaktadır. Hatta sırf bunun için Goldstein’ın kitabını da kendisi yazmıştır. İşkenceler ile Winston suçlarını itiraf etmesi hatta suçlarını kendi içinde de kabul edip her şeyin doğrusunu partinin bildiğini de kabul etmesi için zorlanır.
Parti isyancıları bastırmak için onların en büyük korkularını öğrenip bunları kullanmaktadır. Winston’un en büyük korkularından birisi de farelerdir. Winston bunca zaman Julia için işkencelere dayansa da en sonunda aç fareler tarafından yenecek olmayı kabul edemez ve suçlarını itiraf edip partinin istediği her şeyi kabul eder. Winston da Julia da birbirlerine ihanet etmişlerdir.
Winston bu ihanetinden sonra serbest bırakılınca günlerini kendisi gibi insanların sessizce oturduğu bir kahvehanede geçirir. Bir gün Julia ile karşılaşır. Julia da kendisine ihanet etmiştir ve işkenceler sonunda kendisi gibi değişmiştir. O gün artık konuşacak bir şeyleri olmadığını anlayıp yollarını ayırırlar.
Zaten Winston’da artık içten içe Büyük Birader’i sevdiğinin farkındadır.
BÖLÜM 3Sloganlar
Kitapta devletin bazı sloganlarına yer verilmiştir. Bunlar şöyledir:
Savaş barıştır.
Özgürlük köleliktir.
Cahillik kuvvettir.
BÖLÜM 4Bakanlıklar
Gerçek Bakanlığı: Partinin güncel siyasi tutumuna göre eski kayıtları değiştirmekle, etkinlikleri düzenlemekle, duyuru-gazete ve dergileri hazırlamakla görevlidir. Gerçek Bakanlığının asıl işi tarihi yeniden yazmaktır. Parti ile ilgili insanları tereddüde düşürebilecek tüm eski kayıtları yok eder. Baş karakter Winston burada çalışır.
Varlık Bakanlığı: Vatandaşların tüketiminden sorumlu bakanlıktır. Verilen yiyecek tayınlarının azaltılmasıyla ve kalitesizleştirilmesiyle ilgilenir. Vatandaşları sürekli yoksulluk sınırında tutar. Böylece yoksul toplumu yönetmek kolaylaşır. Sürekli verilen malların gramları ve adetleri azaltıldığı halde gerçek bakanlığı sayesinde ülkenin ekonomisi iyiye gidiyor, tayınlar artıyor gibi haber yapılır.
Sevgi Bakanlığı: Partiye karşı suç işleyen, düşünce suçu işleyen, kuralları ihlal edenlerin getirildiği bakanlıktır. Asilerin beynindeki karşıt düşünceler silinir. Parti sevgisi zorla aşılanır. Binası hiçbir cam kısmı bulunmayan, dikenli tellerle çevrili korkutucu bir binadır. İçerisinde 101 Numaralı oda olarak geçen bölüm herkesin en korktuğu yerdir.
Barış Bakanlığı: Ülkenin hangi ülkeyle barış hangisiyle savaş durumu içerisinde olacağını belirler. Ülkenin sürekli bir düşmanı varmış izlenimi yaratılarak toplumun birleşmesi, düşüncelerin ve nefretin buraya yönlendirilmesi amaçlanır.
BÖLÜM 5Devletin Dili
Bu distopyada devlet dili olarak sürekli geliştirilen bir dil vardır. Bu dil “Yenisöylem” dir. Yenisöylem hareketi ile dilde partinin suç olarak gördüğü kelimeler sürekli olarak dilden çıkarılır. Bu kelimeler söylenmedikçe insanların bunları düşünmemesi amaçlanır. Bir nevi vatandaşlar bu yeni dile göre programlanır. Dil sürekli olarak daha kısa ve öz hale getirilmeye çalışılır. Uzun ve süslü tüm kelimeler dilden çıkarılır. Bazı kelimeler yerine kısaltmalar getirilir. Sürekli yeni bir Yenisöylem Sözlüğü çıkarılır. Gereksiz görülen kelimeler dilden atılır.
Eskisöylem kınanır ve kabul edilmez. Çok fazla kelime bulundurduğu, insanları düşünce suçu işlemeye yönlendirdiği söylenir. Burada eskisöylem ile kastedilen aslında günümüz İngilizcesidir.
BÖLÜM 6Büyük Birader
Ülkenin her yerinde bir çok afişte, teleekranlarda, duvarlarda resmi görülür. Toplum üzerinde sürekli bir baskı kurar. 45 yaşlarında, sert bakışlı, kalın siyah bıyıklı bir adamdır. Gözleri sürekli insanın üzerindeymiş izlenimi verir. Partinin yüzüdür. Tam olarak yaşadığını kanıtlayan bir bilgi yoktur. Sürekli ekranlarda görünmesi ile insanların bilinçaltında sürekli izlendiği, en ufak bir hareketiyle bile düşüncelerinin anlaşılabileceği fikri yaratmayı amaçlar. Böylece insanlar bir süre sonra düşüncelerini yansıtmama korkusu ile düşünmemeye başlarlar.
BÖLÜM 7Proleterler
Nüfusun büyük çoğunluğunu oluştururlar. Yoksul işçi sınıfıdır. Halkın sınıflanmasında en alt tabakadır. Parti bu kesimle ilgilenmez bile. Çünkü onları bir devrim yapma kabiliyetinden yoksun görür. Proleterler kendi hallerine bırakılmışlardır. Hayvanlarla bir tutulurlar.
BÖLÜM 8Buharlaştırma
Partiye karşı gelen ve sevgi bakanlığında partinin istediği hale getirilemeyenlerin, asilerin, düşünce suçu işleyenlerin başına gelen işlemdir. Herkes bu işlemi bilir ama kimse bunun hakkında konuşmaz. Aralarından bir kişi kaybolduğunda insanlar bu kişi hakkında konuşmayı bırakırlar. Zaten kısa bir süre sonra Gerçek Bakanlığı tarafından silinen kayıtlar sonucu bu kişi hiç doğmamış olur. Buharlaştırılan kişiye yitikkişi denir.
BÖLÜM 9Düşünce Suçu
Bu distopik gelecekte en büyük suçtur. Çok ağır hatta buharlaştırmayla sonuçlanabilecek sonuçları vardır. Bu suçu işleyenler gece vakti tutuklanır. Bu suçu işleyenler düşünce polisi tarafından yakalanır. Düşünce polisinin her yerde ajanları vardır. Vatandaşlar bu suçu işleyene kadar düşünce polislerini görmezler. Ancak bu suçu işledikleri anda düşünce polisi oradadır ve bunu yakalamıştır. Orwell distopyasında şöyle der: “Düşünce suçu ölümü gerektirmez, düşünce suçunun kendisi ölümdür.