Satrancın Tarihi
Bir düşünce sporu olan satrancın ilk kez M.Ö 3000' lerde eski yazıtların üzerine resmedildiği bilinir. Fakat 1913'de yazılan Muret imzalı 'Satranç Tarihi' isimli kitapta, satranç oyununun ilk olarak 570'lerde Hindistan'da bulunduğu yazılıdır. Hint ordusunun sembolik olarak rütbelendirildiği 4 ayrı form taştan oluşurdu; filler, atlar, savaş arabaları ve yayalar..Çatur ve anga kelimelerin birleşimiyle oluşmuş oyuna çatarunga adı verilmiştir. 625 yılında ise Persler'in karşısına çıkan çatarunga; adı değiştirilerek çatarang oldu. Akabindeyse Arabistan'a yayıldı ve 8.yy'da İspanya fetihleriyle Avrupa'ya geçti.
Avrupa'da satrancın başlı başına kaderi değişti denilebilir. 1497'de Arap el yazılarının bulunduğu içerikler artık yerini İspanyol Lucane tarafından çevirileren yeni formatına bırakmıştı. Özellikle Rönesans ile birlikte başta İtalya olmak üzere tüm ülkelere yavaş yavaş yayılmaya başladı.
Diğer içeriğimizde satranç oyunuyla ile ilgili detaylı bigiye ulaşabilirsiniz.
BÖLÜM 1Satrancın modernleşme süreci:
Satrancın ilkel denilebilecek kurallarının geliştirilmesi için çalışmalar yapan Avrupalılar farklı kurallar da ekledi. Yavaş formata sahip oyundaki ahenk ve akış 15. yy'de artık bugünkü modern seviyesine ulaştı. Daha önceden bazı taşların hareket mekanizması farklı yönlerdeyken, taşların güç değerleri farklıyken ve rok kuralı henüz gelişmemişken hepsi için yeniden kurallar belirlendi.
İlk resmi satranç turnuvası Londra'da 1851'de yapıldı. Şampiyonlardan biri olan H.Staunton' ın ortaya attığı bir fikirle esinlenilerek 1924'de Hollanda Lahey'de FIDE' nin ( Uluslararası Satranç Fedarasyonu) kurulması sağlandı.
BÖLÜM 2Satrancın mitolojik hikayesi:
Brahman satrançla karşılaşınca oyunu çok ilginç bulup şahına sunar. Şah satrancı fazlasıyla beğenir ve Brahman'a bir dilek tutmasını söyler. Brahman kendisinden yalnızca buğday ister. Şah şaşırır bu alçak gönüllüğe karşılık vermek ister. Ve ne kadar buğday istersin diye sorar. Brahman satranç tahtasına karelerine sırayla bir, iki, üç ve dört olmak kaydıyla her kareye bir ileridekinin yarısı olacak şekilde 2 buğday tanesi verilmesini ister.
Şah, Brahman'ın isteğini gerçekleştirmek için vezirlerine emir verir. Brahmanın istediği buğday sayısının hesabı yapılmaya başlanır fakat işin içinden çıkılamaz. Çünkü bu yöntemle ülkedeki buğdayların tümünün bile Brahman'ın isteğini karşılayamayacağını farkederler. Durum haliyle başta şah olmak üzere herkeste bir şok etkisi yaratır. Fakat gene de şah bu durumu olgunlukla noktalar; Brahman'ın pratik zekasından dolayı kendisini kutlar.