Roland Emmerich

Roland Emmerich, Alman film yönetmeni, yapımcı ve senaryo yazarıdır. Ünlü Alman yönetmenler Rainer Wender ve Wim Wenders'tan ilham alan Emmerich, Alman sinemasının bağımsızlık çağında büyürken büyük bir yapımcı olma hayalini taşıyordu. Öğrencilik yıllarında Almanya'da o zamana kadar yapılan en yüksek bütçeli öğrenci filmini çekerek Hollywood'a transfer oldu. Amerika'ya gidince de yüksek bütçelerle görkemli afet filmleri çeken Emmerich, kısa zamanda ünlü yönetmenler arasına girmeyi başardı. Kariyeri boyunca gişede başarı gösterip yüksek hasılatlar elde eden filmler çeken Emmerich'in arası eleştirmenlerle pek barışık olmadı. Sinema eleştirmenleri tarafından yeterince takdir görmese de sinema tarihinin en başarılı yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Emmerich'in en ünlü filmleri "Independence Day", "Godzilla", "The Day After Tomorrow" ve "Stargate"tir.

BÖLÜM 1
Çocukluk ve Gençlik Yılları

10 Kasım 1955'te Almanya'nın Stuttgart kentinde dünyaya geldi.
Henüz ilkokul çağında olduğu dönemde yaratıcılığı kişiliği farkedilmeye başlandı. Okuldan eve gelir gelmez resim ve heykelle ilgilenir, fantastik kavramlara merak duyardı.
Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Emmerich genç yaşında Avrupa'nın pek çok ülkesini gezme şansını yakaladı.
Batı Almanya'nın Sindelfingen kentinde büyüdü ve Münih'teki University of Television and Film'de eğitim aldı.
Gençlik yıllarında yapımcı ve film tasarımcısı olma hayali taşırken, "Star Wars" filmini izlemesiyle planları değişti ve yönetmen olmaya karar verdi.
Avrupalı ve Alman yönetmenlerin filmlerini beğense de her zaman Hollywood'un önemli isimlerinden biri olmayı hayal etti.
Genç yaşta Avrupa ve Alman sinemasındaki neredeyse tüm filmleri izlemiş olmasından dolayı yönetmenlik konusunda kendisine fazlasıyla güveniyordu.
Üniversiteden mezun olması için kısa metrajlı bir film çekmesi gerekiyordu ancak o, kendi yazıp yönettiği uzun metrajlı bir film olan "The Noah’s Ark Principle"ı çekti. Film 1984 yılında Berlin Film Festivali'nde gösterildi ve izleyenlerden beğeni topladı.
Henüz mezuniyetini tamamlamamış bir öğrenci olan Emmerich'in ilk filminin Berlin Film Festivali'nde gösterilmesi sinema camiasında büyük yankı yarattı.

BÖLÜM 2
Kariyeri

Mezuniyet projesi için çektiği filmin Berlin Film Festivali'nde gösterilmesinin heyecanıyla atılıma geçen Emmerich, başarılı bir iş adamı olan babasından borç alarak kendi film şirketi olan Centropolis Entertainment'ın temellerini attı.
Film şirketini kurmasının ardından ilk uzun metrajlı prodüksiyon filmi olan "Joey"i çekti. Filmi, Hollywood'daki yapımcıların dikkatini çekebilmek için İngilizce dilinde çekti.
İkinci filmi "Hollywood Monster" ile Hollywood'dan adından söz ettirmeyi başaran Emmerich, üçüncü filmi "Moon 44" ile yapımcı Mario Cassar'ın dikkatini çekti. "Isobar" adında bir filmi yönetmesi için Hollywooda davet edildi.
Emmerich 1992 yılında ilk Hollywood filmi olan "Universal Soldier"ı çekti. Gişede tatmin edici bir hasılat yakalayan film eleştirmenlerden beğeni almayı başaramadı.
1994 yılında çektiği "Stargate" Emmerich'in Hollywood kariyerindeki ilk dönüm noktası oldu. Vizyona girdiği yılın en yüksek hasılatlı filmlerinden olmayı başaran "Stargate", Emmerich'i Hollywood'un en başarılı genç yönetmenlerinden biri haline getirdi.
1996 yılında kendi yazıp yönettiği "Independence Day" filmi, tüm zamanların en yüksek gişe hasılatlarından birini elde etti. Sonrasında bunu "Godzilla" takip etti. Filmleri eleştirmenler tarafından olumsuz karşılansa da, ticari alanda yüksek başarı elde eden yapımlar oldu.
2000 yılında, önceki filmleriyle kıyaslandığında daha ılımlı bir bütçeye sahip olan "The Patriot"ı çekti. Film üç dalda Oscar'a aday gösterildi.
2004 yılında küresel ısınmaya dikkat çektiği fantastik filmi "The Day After Tomorrow"u çeken Emmerich, 2012 yılında benzer temaya sahip olan "2012" filmini yönetti.
Sonraki yıllarda "Anonymous", "White House Down" ve 2016 yılında vizyona giren "Independence Day: Resurgence" gibi gişede yüksek rakamlara ulaşan filmler çeken Emmerich, halen Hollywood'da yapımcılık ve yönetmenlik kariyerini sürdürmektedir.

BÖLÜM 3
Kişisel Hayatı

Emmerich, eşcinsel olduğunu açıkça dile getirmekten çekinmemiş isimlerden biridir. Bununla birlikte medyaya yansıyan herhangi bir ilişkisi olmadığı gibi hiç evlenmemiştir.
Emmerich, Amerika'da ırkçılıkla en çok mücadele eden sanatçılardan biri olmasıyla da tanınmaktadır. Kariyeri boyunca pek çok kez yapımcılardan gelen "beyaz aktör" oynatması ısrarlarını geri çevirmiş; filmlerin hikaye örgüleriyle ters düşen durumlarda dahi siyahi aktörleri oynatmakta ısrar etmiştir. Emmerich bir röportajında, bir zamanlar sinemaya duyduğu aşk olmasaydı ırkçılık yüzünden çoktan Amerika'yı terk etmiş olacağını belirtmiştir.
Güçlü bir sivil toplum gönüllüsü olan Emmerich, LGBT; sigarayla savaş ve feminist derneklerinin destekçisidir.