BÖLÜM 1Sayısal Veriler
- Güneşten 228.6 milyon kilometre uzaktadır.
- Yerçekimi dünyanınkinin %40 ı kadardır.
- Kütlesi dünyanın onda biridir.
- Yarıçapı 3377 kilometredir.
- Kendi etrafında dönüşünü 24 saat 37 dakikada tamamlar.
- Güneş çevresinde dönüşünü 687 günde tamamlar.
- Yoğunluğu santimetreküpte 3.95 gramdır.
- Gezegenin sıcaklığı +20 ile -70 derece arasında değişir.
- Atmosfer basıncı dünyanın atmosfer basıncının %1 i kadardır.
BÖLÜM 2Adı
Romalılar tanrı Ares’in adını gökyüzünde gördükleri bu kırmızı gezegene vermiştir. Antik Romalılar ise günümüze kadar gelen isminde büyük rol oynamış, gezegeni tanrı Mars ile bağdaştırmışlardır. Mars Romalıların savaş tanrısıdır. Antik uygarlıkların gezegenin kırmızı görüntüsünü kanla ve buna bağlı olarak da savaşla bağdaştırdıkları düşünülmektedir. Buna bağlı olarak Mars Gezegeni için bir daire ve bundan dışarı doğru çıkan bir ok sembolü kullanmışlardır. Ki günümüzde bu sembol erkek cinsiyetini anlatmak için kullanılmaktadır.
Mısırlılar Mars’a Desher adını vermişlerdir. Bu isim kırmızı olan anlamına gelmektedir. Çinliler ise Mars’tan ateş yıldızı olarak bahsetmişlerdir.
Mars’ın eski adı Merih’tir. Türkçesi Sakıttır.
BÖLÜM 3Uyduları
Phobos ve Deimos adlı iki uydusu vardır. Bu uydular da adını Yunan mitolojisinden almıştır. Yunan mitolojisinde Phobos ve Deimos Ares’in Afrodit’le olan birlikteliğinden doğan çocuklardır. Phobos korku anlamına gelir. Deimos ise bozgun anlamına gelir. Bu uydular 1877’de Amerikan astronom Asaph Hall tarafından keşfedilmiştir. Uyduların nasıl oluştuğu bilinmemektir. Ancak gezegenin yörüngesine takılan asteroidler olduğu tahmin edilmektedir. Buzla karışık karbon bakımından zengin kayalardır. Ayın Dünyaya görünmesi gibi bu uydular da gezegenlerine sadece bir yüzlerini gösterirler. Phobos git gide gezegene yaklaşmaktadır. İleride gezegene çarpması beklenmektedir. Deimos ise giderek gezegenden uzağa savrulmaktadır. Uydular kraterlerle doludur.
BÖLÜM 4Kırmızı Gezegen
Gezegene kırmızı görünümünü veren şey, yüzeyindeki demir bakımından zengin minerallerdir. Bu minerallerin NASA’ya göre bu mineralin paslanması ve oksitlenmesi ile kırmızı görünüm oluşur.
Gezegenin üzerindeki kayaçlar morötesi ışınları emip kırmızı ışınları yansıtır.
BÖLÜM 5Gezegenin Yüzey Şekilleri
Mars’ın yüzeyinde güneş sistemindeki en yüksek dağ ile en derin ve uzun vadi yer alır. Mons Dağı yaklaşık 27 kilometre yüksekliktedir. Vadi ise 10 kilometre derin ve 4.000 kilometre geniştir. Bir çok kanyonun birleştiği noktada 600 kilometre genişlikte birleşir. Bazı kanyon uçlarında görülen izler kanyonların dibinde bir zamanlar su bulunmuş olabileceğinin kanıtı olabilir.
Ayrıca Mars oldukça büyük volkanlara sahiptir. Mons Dağı da volkanik bir dağdır. Bu volkanik hareketler sebebi oluştuğu düşünülen birçok yeryüzü şekli gezegenin yüzeyine dağılmıştır. Bu şekiller keskin kenarları olan dik koniler şeklinde görülür. Gezegende hala volkanik patlamalar olabileceği düşünülmektedir.
Gezegenin güney yarımküresi oldukça eskimiş ve yıpranmıştır. Bu kısımda birçok krater vardır. Hatta gezegenin en geniş krateri olarak bilinen Hellas Planitia da bu bölgededir. Bu krater 2,300 kilometre genişliğindedir.
Kuzey yarımküre ise bunun aksine daha az yıpranmış bölgedir. Burada pek krater yoktur.
BÖLÜM 6Kutup Şapkaları
Gezegenin her iki kutbunda da ince tabakalı su buzu ve toz yığınlarından oluşan bir kısım vardır. Bu şapka 80. enlemlere dek uzanır. Kuru buz olarak da bilinen katı karbondioksitten oluşan bu kısım şapka gibi olan görünümüyle bu adı almıştır.
BÖLÜM 7Gezegenin İklimi ve Atmosferi
Mars güneşe dünyadan daha uzakta olduğuna göre sıcaklığı da dünyaya göre daha düşüktür. Ortalama olarak sıcaklık -80 derecelerde seyreder. Ancak zaman zaman +20 dereceye kadar çıktığı da görülmektedir.
Atmosfer daha yoğundur. Karbondioksit içeriği yüksektir. Yine de bulutlar görülür. Karbondioksit zaman zaman donduğu için yoğunluk da mevsimsel olarak değişiklik gösterir.
Atmosferdeki hafif moleküller zamanla bu yoğun baskı tabakasının altından kaçmıştır. Çünkü Mars küresel manyetik bir alana sahip değildir.
BÖLÜM 8Toz Fırtınaları
Mars güneş sistemindeki en büyük toz fırtınalarına ev sahipliği yapar. Bu fırtınalar gezegenin tamamını kaplayabilir. Ve başladığı zaman aylarca sürebilir. Bu fırtınaların bir kez başladığı zaman gezegenin güneş ışığını almasını engellediği düşünülür. Böylece gezegende hava ısınır. Isınan havanın sirkülasyonuyla yeniden rüzgarlar oluşur ve rüzgar tozları kaldırır. Ve bu böyle döngü şeklinde devam eder.
BÖLÜM 9Mevsimler
Mars da Dünya gibi ekseninde eğik olarak durur. Bu sebeple güneş ışınlarını dönemsel olarak farklı miktarlarda alır. Bu Mars’ın mevsimlerinin oluşmasını sağlar.
Güneş etrafındaki yörüngesi uzun ve ovaldir. Bu sebeple mevsimler daha ekstrem geçer. Güneşe en yakın olduğu anda güney yarımküresinde çok sıcak bir yaz, kuzey yarımküresinde de çok soğuk bir kış mevsimi kısa süreyle yaşanır. Güneşe en uzak konuma geldiğinde ise güney yarımkürede uzun ve soğuk bir kış, kuzey yarımkürede ise uzun ve ılık bir yaz yaşanır.
Ayrıca gezegenin büyük bir uydusu olmaması sebebiyle ekseni sürekli sallanır ve savrulur. Bu uzun vadede iklim farklılıkları yaşanmasına sebep olur.
BÖLÜM 10Atmosferi
- Yüzde 95.32’si karbondioksittir.
- Yüzde 2.7’si azottur.
- Yüzde 1.6’sı argondur.
- Yüzde 0.13’ü oksijendir.
- Yüzde 0.08’i karbonmonoksittir.
- Geri kalan kısımda az miktarda su, azot oksit, neon, hidrojen döteryum-oksijen, kripton ve ksenon da içerir.
- Manyetik alanı yoktur. Ancak mıknatıslanma yaşanan bölgeleri vardır. Bu gezegenin çok daha önceleri bir manyetik alanı olduğu anlamına gelebilir.
BÖLÜM 11Çekirdeği
Çekirdeğinin demir, nikel, kükürt içerdiği düşünülmektedir. Yüzey kabuğunun Dünya’ya benzediği düşünülür. Silikon, oksijen, demir ve magnezyum içerir. Çekirdeğinin yaklaşık 3 bin-4 bin kilometre çapında olduğu düşünülür. Mantosunun 5.400-7.200 kilometre olduğu düşünülür.
BÖLÜM 12Araştırmalar
- Mars üzerinde ilk defa Galileo tarafından gözlem yapılmıştır.
- Bir sonraki yüzyılda gezegendeki kutuplar keşfedilmiştir.
- Dünya’ya düşen Mars’tan kopup gelen bazı taşlar bilim adamlarının Mars’a gitmeden araştırmalar yapmasını sağlamıştır.
- 1960’larda robotik uzay aracı ile gözlem yapılmaya başlandı.
- 1960’ın ortalarından itibaren Mariner 4, 5 ve 6 projeleri hayata geçirildi.
- 1971’de Mariner 9 ile gezegenin yaklaşık yüzde 80’i haritalandırıldı. Ayrıca kanyonlar ve yanardağları keşfedildi.
- Sovyetler Birliği tarafından bir çok proje başlatıldı. Ancak Mars 2 ve Mars 3 başarılı şekilde çalıştırılırsa da toz fırtınası sebebiyle gezegen yüzeyi haritalandırılamadı.
- NASA’nın Viking 1 adlı aracı Mars yüzeyine ilk kez iniş yapan araç oldu. Yakından fotoğraflar çekti.
- Sonraki gönderilen iki gemi Mars’a başarıyla ulaştı. Mars Pathfinder ve Mars Global Surveyor. Sojourner adlı küçük yüzey robotu ile gezegenin yüzeyi keşfedildi ve taş örnekleri incelendi.
- 2001 yılında başlatılan proje Mars Odyssey ile Mars yüzeyinin altında yüksek miktarda su buzu tespit edildi.
- 2003’te Mars son 60.000 yıldır Dünya’ya en yakın olduğu pozisyona geçti. Bu yıl gezegene “Spirit” ve “Oppurtunity” isimli iki gezici gönderdi. Bun gemiler Mars yüzeyini araştırdı. Bir zamanlar gezegen yüzeyinde su aktığına dair kanıt olabilecek izler buldular.
- 2008’de NASA Phoenix görevini başlattı. Projenin amacı Mars’ın kuzeyine iniş yapıp su aramaktı.
- 2011’de Mars Curiosity aracı gönderildi. Bu görev ile yüzeydeki göktaşı incelendi. Karmaşık organik moleküller ve metal yoğunluğundaki dalgalanmalar keşfedildi.
- NASA’nın iki aracı da gezegen yakınlarında çalışmak üzere gönderildi. Mars Reconnaissance ve MAVEN. Bunlar dışında yörüngede ESA’ya ait iki araç daha vardır. Mars Express ve Trace Orbiter.
- 2014’te Hindistan gönderdiği araç ile yörüngeye giren ülkelerden birisi olmuştur.
- 2018 Kasım’da Mars Insight adlı araç NASA tarafından gezegene gönderildi. Bu araç sabit bir arazi aracıdır. Sonda ile gezegenin derinliklerini ve yer altı aktivitesini inceleyecektir.
- 2020 için NASA Curiosity’nin devamı olacak bir görev başlatmayı planladığını açıklamıştır. Bu araç ile eski yaşam belirtileri aranacaktır.
- ESA da 2020’de ExoMars projesini başlatmak için çalışmaktadır. Bu araç ile gezegenin iki metre kadar derinliğinden toprak örnekleri alınacaktır.
BÖLÜM 13İnsanlı Görev
Şu ana kadar yapılmış olmasa da NASA yaptığı açıklamalarla 2030’larda insanlı görevlerin mümkün olacağını söylemiştir. Mevcut teknolojilerle Mars’a insan götürmenin birkaç ay süreceği düşünülmektedir. Bunun insan vücuduna olan etkilerini de göz ardı etmemek gerekir.
Elon Musk Mars’a insan götürme kavramı üzerinde bir çok açıklama yapmıştır. Bu da demek oluyor ki Mars’a astronot göndermek isteyen sadece NASA değildir.