Francis Ford Coppola

Francis Ford Coppola, "The Godfather", "The Godfather II" ve "Apocalypse Now" gibi dünyaca ünlü kült filmlere imza atmış olan yönetmen, yapımcı ve senaristtir. İtalyan kökenli bir ailenin evladı olarak Dünya'ya gelen Amerikalı yönetmen, sinema tarihine kazandırdığı destansı filmlerle ikonik bir değişimin öncüsü olmuştur. Eleştirmenler Coppola için "Senaristliği söz konusu olduğu engin yaratıcılığı, yönetmenliği söz konusu olduğunda ise epik anlatım kabiliyeti akla gelir" tanımında bulunmışlardır. Sinema endüstrisinin ticari ve yaratıcılık yönünden sıkıntı yaşadığı 70'li yıllar, Coppola sinemasının en görkemli dönemleri olmuştur. Bu dönemde çektiği "The Godfether", "The Godfather II", "The Conversation" ve "Apocalypse Now" filmleriyle adını tüm Dünya'ya duyuran Coppola, onlarca festivalde de çok sayıda ödül kazanmıştır. Yönetmenliğinin yanında başarılı bir iş adamı olmasıyla da tanınan Coppola'nın oğlu Roman ve kızı Sofia da Hollywood'da yönetmenlik ve yapımcılık yapmaktadır.

BÖLÜM 1
Çocukluk ve Gençlik Yılları

7 Nisan 1939'da Michigan'da doğan Francis Ford Coppola'nın annesi Italia Pennino, babası Carmine Coppola'dır. Babası Carmine, Detroit Senfoni Orkestra'sında flütçü ve orkestra şefi olarak çalışmaktaydı.
Çocukken kısmi çocuk felci hastalığıyla boğuşan Coppola, çocukluğunu önemli bir kısmını yatalak olarak geçirdi.
İlkokulda ortamala bir öğrenciydi ancak bilim ve teknolojiye olan merakıyla dikkatleri çekiyordu.
Çocukluk yıllarında ailesi tarafından bir müzisyen olması için yetiştirilen Coppola, New York Askeri Akademisi'nde burs kazandı ve burada üflemeli bir enstrüman olan tuba üzerinde ihtisas yaptı.
1955 yılında Hofstra Üniversitesi'nde girdi ve burada tiyatro bölümünde eğitim aldı.
Coppola'nın üniversite hayatı oldukça başarılı geçti. Hofstra Üniversitesi'nde sinema atölyesi kurdu ve üniversitenin edebiyat dergisine katkıda bulundu. Göze çarpan yönetmenlik yeteneğiyle üniversitede D.H.Lawrence ödülünü kazandı ve 1959 yılında okuldan mezun oldu.

BÖLÜM 2
Kariyeri

Coppola 1960 yılında UCLA Film Okulu'da eğitim almaya başladı ve burada yönetmenlik adına birkaç deneme yapma şansı buldu. Önce kısa metrajlı bir korku filmi olan "The Two Christophers"ı, sonra da light-comedy türünde "Tonight For Sure"u çekti.
1962 yılında Roger Corman, Coppola'yı "Beyond the Sun" isimli bir Rus bilimkurgu filminin kurgusunda çalışmak üzere görevlendirdi.
Corman, Coppola'nın "Beyond the Sun"daki çalışmasından etkilendi ve sonraki dönemde onunla "Tower of London" ve "Young Racers" gibi filmlerde çalışmaya devam etti.
1963 yılında Coppola, Corman'ı ikna etti ve "Dementi 63" ismini taşıyan ilk filmine imza attı. Film sinema severlerden büyük ilgi gördü ve korku filmi izleyicileri için bir kült haline geldi.
1965'te Seven Arts şirketinde senaryo yazarı olarak çalışmaya başladı. Ertesi yıl Warner Bros tarafından -aynı zamanda Coppola'nın tez projesi de olan- "You're a Big Boy Now" yayımlandı.
Coppola'nın sinemadaki ilk uluslararası ve büyük başarısı 1969 yılında çektiği "The Rain People" ile gerçekleşti. Coppola bu filmle San Sebastian Film Festivali'nde büyük ödül olan Altın İstiridye'nin sahibi oldu.
1970 yılında Edmund H. North ile birlikte "Patton"ın senaryosunu yazdı. Vizyona girdiği dönemde ikonik bir hit haline gelen film o senenin Oscar ödüllerinde de "En İyi Orijinal Senaryo" dalında Oscar ödülünün sahibi oldu.
Coppola'nın sonraki filmi kariyerinin en görkemli eseri olan "The Gotfather"dı. Aynı zamanda yönetmenin en ünlü fimi olan "The Godfather", üç dalda Oscar, beş dalda da Globe ödülünün sahibi oldu.
1974 yılı Coppola sinema kariyeri adına son derece heyecan verici bir yıl oldu. Bu yılda en önemli filmleri arasında gösterilen "The Conversation"ı çekti ve Cannes Film Festivali'nde ilk Altın Palmiye'sini kazandı. Ardından "The Great Gatsby"i senaryoya uyarladı ve kendisine üç dalda Oscar ödülü kazandıracak olan "The Godfather II"i çekti.
1979 yılında kendi tabiriyle "kâbus gibi" bir film olan "Apocalypse Now"ı çekti ve onlarca ödül kazandı. Yeni Hollywood döneminin başyapıtı olarak kabul edilen film, Vietnam savaşını anlatan en iyi filmlerden biri olarak tarihe geçti.
1982-83 yılları, o dönem Amerika'da vizyona giren pek çok filmin yaşadığı gibi Coppola için de gişede başarısızlıkla geçen yıllar oldu. Önce "One From the Heart", sonrasında ise "The Outsiders", "Rumble Fish" gibi filmlerin başarısızlığı Coppola'nın imajına zarar verdi.
Coppola 1984-86 yılları arasında film çekmeye devam etti ancak öncesinde olduğu gibi başyapıtlar ortaya çıkaramadı. Bu dönemde eleştirmenlerin beğenisini toplayan ancak gişede başarısızlığa uğrayan "Captain IO", "The Cutton Club" ve "Peggy Sue Got Married" gibi filmlere imza attı.
1987 yılında yönettiği ve Preston Tucker'ın hayatını konu alan "Tucker: The Man and His Dream" filmiyle pek çok festivalde adaylıklar kazandı ve kariyerinde yeniden bir canlanma yaşandı.
1989 yılında Martin Scorsese ve Woody Allen ile birlikte "New York Stories"i yönetti. Bu filmdeki partisyonu olan "Life Without Zoe"nun senaryosunu kızı Sofia ile birlikte yazdı.
1990 yılında "The Godfather III"ü çekti. Serinin son filmi öncekiler kadar büyük başarı elde edemese de eleştirmenler ve izleyici tarafından övgüyle karşılandı.
Coppola'nın sinema kariyerindeki sonraki önemli başarısı Bram Stoker'ın eseri olan "Dracula" ile geldi. Ciddi bir gişe başarısı elde eden film kazandığı üç Oscar ödülüyle de başarısını taçlandırdı.
1996'da Robin Williams'ın başrolü üstlendiği "Jack" filmini çekti ve eleştirmenler tarafından ciddi eleştirilere maruz kaldı.
1997 yılında John Grisham'ın eseri olan "The Rainman"i sinemaya uyarladı. Matt Damon ve Danny DeVito'nun başrolleri üstlendiği film, hem eleştirmenler hem de sinema izleyicileri tarafından beğeniyle karşılandı.
Sinemaya 10 senelik bir ara veren Coppola 2007 yılında "Youth Without Youth" ismini taşıyan bir roman uyarlamasıyla beyazperdeye geri döndüyse de, film gişede hüsrana uğradı.
Coppola sonraki yıllarda çektiği iki film olan "Tetro" (2009) ve "Twixt" (2011) ile de eleştirmenlerin takdirini kazanmayı başaramadı.