Anti Aging

Anti-aging kelimesi ülkemizde "Yaşlılığa Karşı" olarak tercüme edilebilir. Dünya genelinde olduğu gibi ülkemiz nüfusunda da yaşlı sayısında artış görülmektedir. Bu nedenle Anti-aging alanında yapılan uygulamalar tıp alanının da önemli bir parçası haline gelmiştir. Anti-aging uygulamalarındaki amaç; bağlayıcı hücreleri ve cilt dokusunu yenilemek, cinsel gücü ve sağlığı artırmak, hormonal dengesizlikleri erkek ve kadında ayrı ayrı ele alarak yeniden düzenlemek, yaşlanma ile beraber oluşabilecek hastalıklara karşı erken teşhis ve tedavi sağlamaktır. Kısacası bu uygulamalarda, güç kaybını engellemek ve daha uzun süre genç kalmak hedeflenmektedir.

Yapılan araştırmalara göre yaşlanmaya neden olan iç ve dış faktörler: hormonların azalması, serbest radikallerin ortaya çıkması, sağlıksız ve hareketsiz yaşam, glikozilasyonun artması, sigara kullanımı, stres, kalitesiz yaşam, sağlıksız beslenmedir. Bu faktörlere karşı vücudun geliştirdiği savunma mekanizmaları ise: 

• Apoptozis
• DNA onarımı
• Bağışıklık sisteminin güçlenmesi
• Longevity (uzun yaşama) geninin varlığı
• Egzersiz yapılması
• İyi ve kaliteli yaşam koşulları 
• Diyet
• Sağlıklı yaşam
• Anti-aging vitamin ve besin destekleri

Serbest radikallerin vücutta neden olduğu reaktif oksijen türevleri yaşlanmanın en önemli nedenidir. Nefes alınıp verildiği zaman serbest radikal denilen elektronlarını kaybetmiş zararlı maddeler ortaya çıkar. Bu zararlı maddeler bazı dokularla birleşerek onların fonksiyonlarını olumsuz yönde etkiler. Bu etki 30'lu yaşlarda başlar, 40'lı yaşlarda ilerlemeye devam eder ve 50'li yaşlara gelindiğinde ise daha da belirginleşir ve yaşlanmaya neden olur. Yaşlanmaya bağlı olarak ta bazı sağlık sorunları ortaya çıkmaya başlar.

Ancak vücudumuzda serbest radikallerin verebileceği zararları aza indirebilecek savunma mekanizmaları vardır. Bunlar düşük molekül ağırlıklı antioksidanlar, antioksidan enzimler ve besinler yani bedenin dışarıdan hazır olarak aldığı maddelerdir.

Antioksidan terapilerinde öncelikle vücudun serbest radikallere karşı geliştirdiği savunma mekanizmalarını korumak ve güçlendirmek hedeflenir. Bedenimizdeki antioksidan enzim sistemleri şayet dış etkenler nedeniyle (kirli hava soluma, sigara, stres yoluyla biriken toksik yük) yetersiz kalmışsa yaşlanma hızlanır.

Check-up'daki amaç organların sağlık durumlarını tespit etmek ve vücudun antioksidan savunma mekanizmalarının yeterince güçlü olup olmadıklarını belirlemektir. Şayet organlar tam sağlıklı değilse antioksidan savunma mekanizması zayıflar. Ayrıca bu check-up'ta mineral seviyelerine, kolestrol, trigliserid seviyelerine bakılarak kişilerin doğru beslenip beslenmediği belirlenir. Hormon değişiklikler ve endokrin bozukluk faktörleri de yaşlanmayı hızlandırmaktadır. Anti-aging check-up ile hormon düzeyleri de tespit edilir.

Hormonal dengesizlikler de yaşlanmayı hızlandıran bir diğer faktördür. Yapılan araştırmalarda östrojen, melatonin, büyüme hormonu (HGH), dehidroepiandosteron sülfat, testeron hormonlarının eksikliğinin yaşlanmayı hızlandırdığı ispatlanmıştır. Gençlik çağında zirvede olan büyüme hormonu yaşlılık döneminde %20'lere kadar düşer ve hücreler yaşlanır. 40'lı yaşlardan sonra büyüme hormonunun eksikliği nedeniyle yağlanma, kilo artışı, egzersiz kapasitesinde azalma, kalp faaliyetlerinde zayıflama, kas gücünde azalma, kemik yapısında zayıflama, uyku ve duygu durumu bozuklukları görülmektedir.

Son yıllarda yaşlanmaya karşı en önemli mekanizmalardan biri olan vücudun kendi kendini tamir etme yetisindeki eksiklik olduğu ve yaşlanmaya bağlı olarak vücudun dengesini sağlamada zorluk çektiği tezinden yola çıkılarak yeni tedavi yöntemleri geliştirilmeye çalışılmaktadır. Bu yöntemlerin başında Anti-aging gelmektedir.

Anti-aging  yönteminde kişiye bazı ışın tedavileri uygulanır ve ek olarak cildi diri tutacak kremler reçete edilir. Bu süreçte kişi sigara ve alkol kullanıyorsa bunları bırakmalıdır. Doktorun önereceği egzersizler düzenli olarak yapılmalıdır.