Adam Smith
Adam Smith (1723- 1790), Aydınlanma felsefesi içerisinde yer alan İskoçyalı bir iktisatçı olmasının yanısıra, insan davranışları üzerinde yaptığı araştırmalarla önemli felsefi tartışmalara da konu olmuştur.
Adam Smtih, 1776 yılında yayınladığı " ınquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations" ile iktisat literatüründe kendisinden İktisatın Babası olarak bahsedilmesini sağlamış olup Klasik İktisat Ekolü' nün de kurucusu olarak anılmaktadır.
BÖLÜM 1Adam Smith 'in Hayatı
Adam Smith,İskoçya'nın Kirkcaldy şehrinde çalışan bir gümrük denetleyicisinin oğlu olarak 1723 yılında dünyaya gelmiştir.
14 yaşında Glasgow Üniversitesi'nde ahlak felsefesi konusunda eğitim almaya başlamıştır. İfade özgürlüğü, hukuk ve özgürlük konularına olan ilgisi burada daha da belirginleşmeye başlamıştır.
1740 yılında Oxford'daki Ballol Koleji'nde okumaya başlamış ancak; 1746 yılında okulu bırakıp, Oxford'un imtiyaz denetimi konusunda eleştirmenlik yapmaya başlamıştır.
1748 yılında Edinburgh Üniversitesi'nde Lord Kames'in himayesi altında kamu konferansları vermiş, sonraları "servet yönetimi" konusunu ele alarak; " ınquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations" adlı eserinde dünyaya sunacağı "doğal özgürlüğün açık ve basit sistemi" konusuna değinmiştir.
1750 li yıllarda, David Hume ile tanışmış, İskoç aydınlanmasının ortaya çıkışında önemli rol oynayan diğer arkadaşları ile birlikte Edinburgh Poker Kulübü'nün sürekli müdavimi olmuştur.
Smith'in dinine çok bağlı olan babasının aksine; kendisinin deizm yanlısı olduğu bilinmektedir. Hatta Smith, dini ekonomik ve ticari faaliyetlerin önünde engel teşkil ettiğini savunmuş olup, çoğu görüşleri Darwin'i desteklekler niteliktedir.
1751 yılında Adam Smith, Glaskow Üniversitesi'nde mantık profösörü olmuş, sonraki sene ise ahlak profösörü olarak atanmıştır.
Adam Smith,"Yaratılışın Sorgulanması" ve " Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations" (Ulusların Zenginliği) adlı eserlerini 1776 yılında yayınlamıştır.
Yayınladığı eserler büyük bir kesimin desteğini görmüüş olup, İskoçya' da 1778 yılında vergiden sorumlu devlet bakanı olarak görev yapmaya başlamıştır.
Sonraki yıllarda annesini yanına taşınan Smith, 1790 yılında ağır bir hastalık sonucu hayata veda etmiştir.
Ölümünden sonra vasiyeti üzerine, yayıma uygun olmayan eserleri imha edilmiştir. History of Astronomy adlı makalesi yayınlanmış, diğer eserleri ise Essays on Philosophical Subjects adlı eser de 1795 yılında yayınlanmıştır.
BÖLÜM 2Adam Smith ve İnsan Doğası
Adam Smith' in tüm insanların yaratılışında bir kar elde etme güdüsü vardır şeklindeki görüşü batı düşüncesinde etkili olmuştur. Ortaya attığı bu fikri esasen kapitalist insan kuramının özünü oluşturmaktadır.
Bu görüşte, insan bencilliği ya da rekabetçiliğini önlemek için bir girişimde bulunulmamaktadır. Ortaya çıkan ideal toplum devlet müdahelesinin olmadığı, her bireyin kendi ekonomik çıkarının peşine düşmeyi teşvik eden laissez faire (bırakınız yapsınlar) toplumudur. Bu süreçte ortaya çıkan gelir eşitsizlikleri ve toplumsal tabakalaşma foğal düzenin bir sonucu olarak görülmektedir.
Adam Smith' in insan tanımlarına bakılcak olursa; homo economicus, kavramına rastlanmaktadır. Burada Homo insan, economicus ise ekononomi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ekonomik insan olarak bahsi geçen bu kavram, kendisi için en iyi olanı tercih edecek olan insanı ifade etmektedir. İnsanlar kendi faydalarını maksimize edebilmek adına kendisi için en iyi seçimi yapacaktır ve en rasyonel kararı verecektir.
BÖLÜM 3Adam Smith ve Ahlak Anlayışı
Adam Smith, ahlak felsefesi profösürü olması sebebiyle iktisadi düşüncesinde ve açıklamalarında ahlak felsefesinin etkileri yoğun şekilde görülmektedir.
Smith'in Ahlaki Duygular Kuramı eserinde 3 temel nokta bulunmaktadır:
1-Kendini düşünmek (yakınlık duyma hissi)
2-Özgürlük isteği ve toplumsal kurallara uyma eğilimi
3-Çalışma alışkanlığı ve değişme eğilimi
Bu temellere göre; üç duygu birbirini etkileyerek toplumsal dengenin sağlanmasından etkili olmaktadır. Bu denge ile birlikte bireyler kendi fayda ve çıkarları adına çalışarak aynı zamanda başkalarına da iyilik yapmış olacak, refah toplumu seviyesine ulaşmada yardımcı olacaktır.
Smith'e göre; karşılıklı çıkar felsefesinde temel, ahlaki amaçtır. Görünmez el piyasayı doğal yollarla dengeye getirerek toplumsal refah ve adaleti sağlamaktadır.
Smith' e göre; zengin olmayı istemek başkalarının sahip olduğu şeylere sahip olma amacı taşımaktadır. Bu sebeple söz konusu bu istek, toplumun genel çıkarlarına ters bir durum olmamaktadır.
Buradaki zenginleşme isteği, yozlaşmaya neden olurken, zengin olmak için çok çalışmak aynı zamanda beraberinde gelişim için bir basamak olarak da görülmektedir.
Adam Smith, manevi hazları maddi hazlardan üstün tutmuş olup, maddi hırsların olumsuz yönlerine de dikkat çekmiştir. O, özgürlükten yana olmuş ve piyasa ekonomisini açıklarken erdemli olmanın zenginlikten daha önemli olduğunu belirtmiş, bireylerin ve nihayetinde toplumun erdemli olmasıyla elde edilecek zenginliğin daha sağlam ve değerli olacağını da savunmuştur.
BÖLÜM 4Adam Smith ve Ekonomik Görüşleri
Adam Smith'in 1776 yılında yayınladığı; " Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations" adlı (Ulusların Zenginliği) adlı eseri üretim ve gelir dağılımı teorisini içermekte ve bu prensipler ışığında geçmişi değerlendirmektedir. Bu eserde özellikle üzerinde durduğu iktisadi konu iktisadi büyüme olmuştur.
Adam Smith'in düşünceleri, 3 ana fikirde birleşmektedir.
Doğal düzen, Serbest mal dolaşımı,ekonomik iş bölümü
Adam Smith, ülke içerisinde ve ülkeler arasında serbest mal dolaşımını prensip olarak savunmuş, bunu da uluslararası ticaretin temel ilkesi olarak benimsemiştir.
Ekonomik iş bölümü de uzmanlık ve buradan doğacak olan kitle üretimini meydana getirecektir. Bu noktada Smith uzmanlaşmayı toplu iğne örneği ile açıklamaktadır. Bir kişinin bir iğneyi yapması bir seneyi alacaktır, zira iğnenin hammaddesini arayıp bulup çıkartması büyük bir zaman almaktadır. Bir zanaatkara hammadde tedarik edilirse günde 20 iğne yapabilecektir. Bir fabrikada işbölümü sağlandığı takdirde, günde 20bin iğne yapılabilecektir. İşbölümü sayesinde insanın yetenekleri değerlendirilir ve bir işten diğer işe geçerken oluşacak olan zaman kaybı da önlenebilir. Burada bahsedilen şey; kişinin uzmanlaşmasını sağlayarak verimi arttırmak ve daha fazla üretim ile piyasa ekonomisini canlandırıp daha fazla üretim yapabilmektir. Zira daha fazla üretim daha fazla büyümeyi de beraberinde getirmektedir.
İşbölümü ve uzmanlaşma, üretim artışının yanı sıra; teknik ilerlemeye ve sermaye birikimine de katkıda bulunacaktır.
Bu şekilde Klasik İktisadın da temellerini atmış olan Adam Smith; ekonominin sosyolojik bir yapı olduğunu ve herşey ekonomide dengededir, devlet müdahalesine gerek olmadığını savunmaktadır.
Adam Smith' e göre; üretilen ürün hasılası; emek, sermaye ve toprak arasında bölüşülmektedir. Günümüzde bu şekildeki bölüşüme fonksiyonel gelir dağılımı adı verilmektedir. Bu teoride, üretim faktörleri olan emek, sermaye ve toprak arasında çıkar uyumu bulunmaktadır.
Ücretler konusunu doğal ücret ve cari ücret olarak iki grupta inceleyen Adam Smith, bu iki ücreti şekilde tanımlamıştır:
Doğal ücret; işçinin yaşamını idame ettirebilmesi için minimum ücret
Cari ücret; işçiye herhangi bir anda ödenen ücret
Smith'e ve klasik iktisada göre ücretleri nüfusu da belirleyen bir etkendir.
Cari ücret > Doğal ücret ise; asgari ücretten daha fazla gelir ile nüfus artar
Cari ücret = Doğal ücret ise; nüfus artışı sabit
Cari ücret< Doğal Ücret ise; asgari ücretten daha az gelir ve nüfus azalmaktadır.
Adam Smith'e göre zenginlik, refah ve nüfus artınca karlar da azalmaktadır. Sermaye sahiplerinin işgücü için yapacakları rekabet işçi ücretlerini arttırarak kar oranlarının azalmasına yol açacaktır. En karlı yatırım alanlarının azalıp daha az karlı olan alanların kalması sebebiyle de sermaye sahiplerinin karları düşmektedir.
Paranın yansız olarak kabul edildiği Klasik İktisatta para yalnızca bir mübadele aracı olarak kabul edilmiştir.